22 Mart 2009 Pazar

İSTANBUL

 
 İlla ki yemek yapacak değiliz ya birazda gezelim. istanbul'u istanbul yapan bazı yerleri benim gözümden fotoğraflarla gezin , herhalde bu en çok fotoğraflı yazı olacak... Yeni yerler keşfetmeye gerek yok yolum düştü de geçmiştim dediğiniz yerlerden bu sefer sırf gezmek için geçin derim ben.



Kapalı çarşıya tranvayla çıkıp aheste aheste gezinin mutlaka ve yorgunluk çayı çukur muhallebicisinde... dönüşe tranvay yerine tabanvay inin, mesela sultan ahmette bir köfte yiyin ya da biraz daha sabredip eminönünde balık ekmek... İllaki tranvay yolunu takip etmeye gerek yok ara sokaklarda kaybolun biraz .


Mısır çarşısında büyülenin, esnaf daha bir farklı gelecek size çünkü onlar için geldiniz geçerken uğramadınız bu sefer , tahta kalenin ara sokaklarını gezin yeniden, mehmet efendiden 100 gr kadar kahve alın , bir madlen çikolatayla çocukluğunuzun tadına varın

Tutulacak balıkları izleye izleye geçin galatayı, daha bir oyalanın yetişecek bir yeriniz yok nasılsa.


Başınızı kaldırıp baktığınız galata kulesine üşenmeyip çıkın bu defa. Yokuşu tırmanmak komando merdivenlerinden çıkmak ve en sonunda ulaşmak galataya, yeditepeli şehre bir kerede siz tepeden bakın alabildiğine...


Kalabalığı takip edip beyoğlunun kalabalığında kaybolun sokak şarkıcılarına eşlik edin uzatılan mikrofonlara zırvalayın.


Gözünüze kestirdiğiniz bir yerde karnınızı doyurun, beyoğlu çikolatasının tadına bakarken yanınızdan geçip giden tranvaya binin çın çın...

Taksime gelmişken fransız sokağına uğrayın mutlaka, belki bir
fincan kahve ya da canlı bir müzik için gecede bir başka güzeldir istanbul da 24 saat yaşayan şehir...
İşte kaçınılmaz eve dönüş mutlaka vapur soğuğu içime çeke çeke....




Hiç yorum yok: