3 Mart 2010 Çarşamba

TAŞINIYORUZ


 
  Blog hazırlama fikri öyle çabuk gerçekleşti ki benim için isimini bile henüz düşünmemişken sanki bir mail aderesi alır gibi 1 dk içinde blog sahibesi oluverdim. Bir yılı içinde 43 tarifli yazı sığdırmışım benim için her biri ayrı tecrübe oldu. Şimdi tecrübesizliğimi burda bırakıp bir adım daha ileri gidelim ve buyrun http://www.cafeyirmiyedi.com'/ da buluşalım. Umarım bu yeni blog daha çok hoşunuza gider ve daha çok daha çok tarif olur. Bu tuhaf mutluluğu benimle paylaşmak isterseniz yeni evime beklerim. Yeni fikirleriniz eleştirilerinizi ve istekleriniz için ben göreve hazırım.... haydi taşınıyoruz sevgiler....


Büyük bir keyifle açılmıştı cafeyirmiyedi, bir hediyeydi bir süpriz olmuştu bana en sevdiğimden ama ömrü kısaymış... Şimdi batan geminin mallarını toplamak yerine eski gemime geri döndüm ve bir daha burayı terk etmek istemiyorum...  cafeyirmiyedi.com çöktü çökmesinin ardından bütün yeni tariflerim yazılarım da, ha bugün ha yarın kopyalarım diyerek sanal alemin kara kuyusuna gitmiş oldu. Ama en kısa zamanda eski tarifleri tekrar buraya ekleyeceğim, tabi yeni bir objektif aldıktan sonra da yeni tarifler burada olacak. Yani yıkılmadım ayaktayım demek istiyorum... Beni takip etmeye devam edin lütfen sevgiler...

13 Şubat 2010 Cumartesi

Balkabaklı Çikolatalı Kek

AŞKA DAİR ...


  Niyetim sadece denemekti ama sonuç mükemmel olunca kısmet sevgililer gününün arifesinde yayınlamakmış. Sevdiğinize ya da sevdiklerinize yapabilceğiniz lezzetli bir kek. Tarifin orjinali martha'nın sitesinde, aslında fazla oynama yapmadım sadece malzemelerin gramajlarıyla oynadım. Kaç gündür hazırda bekleyen kabak püresi ile  ne yapacağıma saatlerce karar veremedim. Karar veremediğim saatler güne dönüşmeye başlayınca da daha önceden tarifi not etmiş olmamdan ötürü, gecenin bir yarısı bu tarifi denedim. Balkabaklı pay yapmayı düşlerken balkabaklı kek yapmak çok da tuhaf olmasa gerek değil mi?  Tarifi yayınlama kararım sevgililer gününe denk gelince,  nutella ile bir kaç rötuş yaptım ve mülayim gözüken kek, sevgiliye yaraşır bir cupcake'e dönüşüverdi.




 Ben sizlere bu güzel kekin tarifini verirken Can Dündar da sizlere Aşkın Tarifini versin olurmu? Aşk gününüz aşk içinde geçsin sevgiler.... 

Eğer...
Onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla o hüzünden bu neşeye konup
kalkıyorsanız gün boyu nedensiz...
Ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar, onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir
akrep kadar hain...
Sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, ondan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa ve o, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...
Dünyanın en güzel yeri onun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter,
en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
Hayat onunla güzel ve onsuz müptezelse...
Elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, onun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...
Her şiirde anlatılan oysa...
Her filmin kahramanı o...
Her roman ondan söz ediyor, her çiçek onu açıyorsa...
Bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa, iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa, iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
Eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire onu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın o olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
Mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona o diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi ona yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke o anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
Kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
Özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
Hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
Onsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse...
Ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse...
Gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep onun yüzü suyu hürmetine...
Uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
Dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa...
Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
Kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
Gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...
O halde bugün sizin gününüz!..
"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.


 
Balkabaklı Çikolatalı Kek
Malzemeler  (12 cupcake)
  • 1+1/2 su bardağı (200gr) balkabağı püresi (*tarif aşağıda)
  • 125 gr tereyağı
  • 200 gr bitter çikolata
  • 1+1/3 su bardağı un  (200gr)
  • 1 su bardağı şeker (200gr)
  • 4 yumurta
  • 1/2 su bardağı badem
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı kırmızı biber (değişik bir lezzet)
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı tarçın
Balkabağı Püresi: 200 gr ayıklanmış ve ufak parçalara ayrılmış bal kabağına 1/4 su bardağı (50 gr) şekeri ilave edip pişireceğiniz tencerede suyunu bırakması için 1 saat bekletin.Suyunu bıraktıktan sonra orta ateşte kabağı kapalı şekilde kabaklar iyice ezilecek hale gelene kadar pişrin yaklaşı 30 dk. Benderdan geçirip soğumaya bırakın. Buzdolabında hava almayan bir kapta yaklaşık 1 hafta bekleyebilir.

Yapılışı
  1. Tereyağını ve bitter çikolataları benmari usulu eritin. Ilındıktan sonra şekeri ve tek tek yumurtaları ilave edin  yumurtlar kabarıp köpürene kadar yaklaşık 3-5 dk. çırpın.
  2. Kuru malzemelerin hepsini bir kapta  iyice karıştırın. Islak malzemeye ilave edin ve birbirine karışana kadar el yordamıyla çırpın. Bu işlem kekinizin kabarmasını kolaylaştıracaktır. 
  3. Kabak püresini ister karışımın içine iyice yedirin ama aroması belirgin olmayacaktır. İsterseniz benimde yaptığım gibi kulanacağınız kek kalıbına önce kek karışımının yarısını döküp ortasına püreyi dökün çok hafif dağıtın, daha sonra karışımın diğer yarısını ilave edin böylece yerken bal kabağı daha belirgin olacaktır.
  4. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 30-40 dk pişirin. ortasına kürdan batırdığınızda kürdan temiz çıkıyorsa kekiniz pişmiş demektir. Soğuduktan sonra nutella ile üzerini süsleyebilirsiniz. Afiyet olsun. 

9 Şubat 2010 Salı

Patlıcan Soslu Penne Rigate




  Patlıcan bakımından zamansız bir tarif oldu ama tarifi daha fazla bekletmek istemedim. Hazır makarna sosu alma taraftarı değilseniz, patlıcan ve domatesi birbirine yakıştırıyorsanız hiç düşünmeden bu tarfi yapın derim. Patlıcan şu zamanda çok lezzetsiz oluyor doğru ama benim domatesim için aynı şey geçerli değil çünkü; anneciğim, yaz sonu domatesleri kaynatıp domates suyu olarak kavanozladığından sos enfes oldu. Anne domates suyunuz yoksa, zamansız patlıcan kullanmak istemezseniz bu tarifi erteleyebilrsiniz ama unutmadan bir yerlere not edin benden söylemesi.
  Makarna pişirirken güzel bir formül vermem gerekirse bu ''on, yüz, bin'' yani tuz koyma kuralı;  10 gr tuza 100 gr makarna 1 litre sudur.



 Penne, bildiğimiz düdüklü makarna aslında ama italyanlar makarnaların şekline göre isimlendirmişler, yetmemiş ufak detaylarda boğulmuşlar. Örneğin penne rigate; çizgili düdük makarnası,  penne lisce; düz düdük makarna, mezze penne rigate; cizgili yarim düdük makarnası demek oluyor ve genelde bizde öyle kullanmayı tercih ediyoruz ya nese. Yani farzı misal , pennenin  makarna çeşidi olduğunu bilmiyoruz ve bir restoranda, Mezze Penne all'Arrabbiata  ısmarlıyoruz, yemeğin ismine bak be kim bilir nasıl birşey gelecek değil mi? _değişik lezzetler denemeyi seviyoruz ya_ başlıyoruz beklemeye ve nihayet geliyor siparişimiz ama hayal kırıklığına bakın ki Mezze Penne all'Arrabbiata, oldumu size salçası acılı düdük makarna...
  Tabi ben makarnayı değilde sosu met ettiğim için buyrun tarife


Patlıcan Soslu Penne Rigate
Malzemeler
  • 1 paket penne rigate (düdük makarnası, tercihen Barilla)
  • 2 su bardağı domates suyu yada rendesi
  • 2 patlıcan küp küp doğranmış
  • 3 diş sarımsak
  • 1/2 su bardağı makarnanın haşlama suyu
  • kekik,nane,karabiber,tuz
  • zeytinyağı
  • 1/2 su bardağı permesan peyniri
Yapılış
  1. Makarnaları kaynamış suda (makarnaların üzerini geçecek kadar su) her zaman yaptığınız gibi makarnayı haşlayın.
  2. Makarnalar haşlanırken, patlıcanları küp küp doğrayın ve bol yağda kızartın. Kızaran patlıcanların fazla yağını almak için havlu kağıtta bekletin.  
  3. Sos tenceresine, domates suyunu, rendelenmiş sarımsağı, makarnadan aldığınız haşlama suyunu ve zeytinyağını koyup kısık ateşte 10 dk sosun koyulaşmasını bekleyin. Sos koyulaştıktan sonra patlıcanları ve baharatları ekleyip 5 dk daha pişirin.
  4. Haşlayıp süzdüğünüz makarnayı tencerede az bir zeytinyağı ile karıştırıp sosu ilave edin. Harlı bir ateşte sos ve makarnayı şöyle bir döndürüp ateşten alın. Permesan peyniri ile servis edebilirsiniz.
  5. Sosu daha önceden hazırlayıp kapalı bir kavanozda uzun süre saklayabilirsiniz. Afiyet olsun.

4 Şubat 2010 Perşembe

Granola Bars


Mısır gevreğini oldum olası severim ama kahvaltı bana daha cazip gelir herzaman. Şimdi şu granoladan kaç tane yesem beni tatmin ederki... O yüzden kahvaltı ederek  alacağım kalori, granola yiyerek alcağım kaloriden 1000 kat daha az olacaktır diye düşünüyorum. Yani ince kalmayı beceremeyen bir hatun olarak kahvaltıda bir granola yiyip geçiştirmek benim için yanlış olur. Çünkü tatlı yemek genelde iştah kapatırken ne hikmetse benim iştahımı hep açmıştır ya neyse... Bu yüzden kahvaltıda yemektense, tatlı isteğimi karşıladığı ve sağlıklı olduğu için bu enerji stoğunu yemek arasında tüketmek benim açımdan çok daha iyi.




 Granola bar da neymiş derseniz, türkçe olarak bu lezzeti tek kelime ile açıklayamayacağım için ingilizcesini başlık olarak kullanmak bana daha doğru geldi. Granola, mısır gevreğinin kuru yemiş ve meyvelerle zenginleştirilmiş halidir aslında. Fırınlamaya kadar aynı şekilde hazırlayıp sadece fırınlama sırasında 10 dk da bir karıştırırsanız granola, fırınlama esnasında karıştırmadan aksine fırın kabında iyice sıkıştırıp porsiyonlarsanız granola bar oluyor. Granola bar için, evde kuş besleyenler çok iyi bilir, kuşun kafesine asılarak, gıda takviyesi olsun diye verilen  ballı yemişin hallicesi diye biliriz. 

 Tadımın ürettiği, Tadımca adında granolalardan yiye yiye kendim neden yapmayayım ki dedim. Küçük bir kaç araştırmadan sonra, tahmin ettiğim gibi yapılışının çok basit olduğunu gördüm. Sayısız tarif denediğim smitten  bloğundan yararlanarak bir kaç değişiklik yaparak kende granolamı yaptım. Sizde balın bir kısmını çıkarıp pekmez yada şeker ilave ederek ya da kuru yemiş ve kuru meyvelerle dilediğiniz gibi oynayarak kendi granolanızı yapabilirsiniz.





kaynak: smittenkitchen.com ve tadımcadan esinlenilmiştir.



Granola Bars
Malzemeler
  • 1 su bardağı bal
  • 2 yemek kaşığı fındık ezmesi ya da nutella
  • 2 su bardağı yulaf ezmesi
  • 1 su bardağı kuru meyve; siyah üzüm, yaban mersini, dut kurusu
  • 1 su bardağı ceviz
  • 1 su bardağı kuru yemiş; fındık, yer fıstığı, badem
  • 2 yemek kaşığı susam
  • 2 yemek kaşığı hindistan cevizi

Yapılışı

  1. Yulaf ezmesini, kuru yemişleri ve susamı, bir tavada aramolarının iyice açığa çıkması için kavurun. Kavurduktan sonra diğer kuru malzemelerle beraber bir kabın içinde  karıştırın.
  2. Kuru malzemeleri iyice karıştırdıktan sonra ıslak malzmeleri, bal ve fındık ezmesini  katıp iyice birbirine yedirin.
  3. Kullancağınız sığ bir kaba, örneğin dikdörtgen bir borcama, yağlı kağıt serin. Malzemeleri kabın içine aktarıp iyice bastırarak yerleştirin. 180 derecelik fırında toplam 30 dk pişirin. Kolay dilimlenmesi için 15. dk da çıkarıp dilediğiniz şekilde kesin ve tekrar fırına verip 15 dk daha pişirin.
  4.  Eğer granola yapacaksanız yani sütle birlikte tüketmek istiyorsanız geniş bir fırın kabına karışımı aktarın. 10 dk aralıklarla çıkarıp granolayı iyice karıştırın yine 30 dk 180 derecelik fırında pişirin.
  5. Soğuduktan sonra kestiğiniz yerlerden tekrar geçip dilimlere ayırın hava geçirmez bir kaba koyun.  Kapalı bir kabın içinde uzun süre saklayabilirsiniz. 
  6. Afiyet Olsun.

14 Ocak 2010 Perşembe

Brötchen (ekmekçik)



2010'a bir ekmek tarifi ile başlamak tuhaf gelebilir ama ekmeğin en önemli nimetlerimizden biri olduğunu düşünüp  güzel ve bereketli bir başlangıç olsun diyerek ekmek tarfini bekletmeden paylaşmak istedim. Yeni yıl için hazırlamak istediğim pastada böylelikle tarihe gömülmüş oldu. Ben ve planlarım iyi bir ikili olduğumuz söylenemez ya neyse...
Ekmek yapımıyla ilgili o kadar çok bilgi ve tarif okudum ki ekmek yapımının farklı bir kulvar olduğuna karar verdim. Yoğurma, mayalandırma, dinlendirme, şekil verme, pişirme ve benim en iyi yaptığım kısım olan tüketme derken nasıl uzayıp giden bir tarif olduğunu aşağıdaki yapılış bölümünü gördüğünüzde bir fikriniz olmuştur diye düşünüyorum.
Bu günlerde sıkça yararlandığım bir siteden bahsetmek istiyorum. Sadece ekmek yapımını anlatan, gereksiz hiç bir bilginin olmadığı şahane bir site. Ekmek yapmak istiyorsanız ne çeşit olursa olsun yararlanmamanız imkansız. Sitenin içeriğinden bu kadar bahsedip ismini vermeyecek değilim değil mi işte buyrun tıklayın ekmeksanatı mutlaka ziyaret edin. Bu güzel ekmekler de ekmek sanatı sitesinden uyarlanmıştır.




Gelelim brötchene (broçin okuyun)  almanların kahvaltıda yemeği tercih ettikleri, ekmekçik anlamına gelen leziz ekmeklerdir. Brötchenin de tahmin edeceğiniz üzre bir çok çeşidi var belkide en büyük özelliği, tek kişilik ekmekçikler olması ve tabi leziz mi leziz olmaları.Brötchenin İç hamuru dolgun, dışı ise ince ve çıtır kabukludur. Benim verdiğim tarifte göreceğiniz gibi Söke markasının 7 tahıl içeren ununu tercih ettim e tabi içerisinde gluten (unun içeriğindeki protein) seviyesi epeyce yüksek. Ekmek yapmak için gluten seviyesi yüksek olan, ekmek unlarını (sert buğday ununu) tercih etmelisiniz; çünkü gluten, ekmek üretiminde yoğurma aşamasında su ile birleşip genişliyerek fermentasyon sırasında oluşan gazı tutar ve ekmeğe daha iyi hacim kazandırır. Sadece çavdar ya da diğer tahıl unlarının kullanımında mutlaka protein (gluten) oranı yüksek unlardanda karıştırılmalıdır. Aksi taktirde yapacağınız ekmek sert ve hacimsiz olur. Aldığım unun gluten miktarını nerden bileceğim diyorsanız üzerindeki protein miktarı %14 lük bir orana sahip ise yüksek glutenli un demektir.

not: Aslında 8 çeşit ekmek olmasına rağmen fotoğraflardaki güzide ekmek, ev halkından kalan son samuray  bu yüzden foroğraflar biraz kısıtlı kaldı.

         


Ekmek yapımındaki genel bilgiler
Ekmek için  gluten, düşündüğünüzden de önemlidir nerden çıktı bu gluten diye söyleniyor olabilirsiniz ama bir kaç bilgi daha verip bu konuyu şimdilik kapatabiliriz. Evet bol glutenli un aldınız bununla bitiyor mu tabiki hayır...
  Mesela; ekmek hamurunuza tuzu en son katmalısınız. Çünkü tuz, glutenin hamura fazla elastikiyet kazandırıp rahat yoğurulmasını engeller ki bu bizim istemediğimiz birşeydir. Diğer dikkat etmemiz gereken husus ise yoğurmak, fazla yoğurmak hamurdaki gluten miktarını artırdığı gibi azaltadabilirde. Az mı yoksa fazla mı yoğurduğunuzu anlamak için ise; top haline getirdiğiniz hamura parmağınızla dürttüğünüzde iz olup hamur tekrar geri geliyorsa tamam demektir, gluten tam kıvamında.Şimdi sıra fermentasyonda yani hamurunuzun genişleyip büyüme zamanı. Ekmek hamuru ne kadar yavaş mayalanırsa ekmeğiniz okadar hafif ve lezzetli olur. Çok fazla yoğurmanın iyi olmadığı gibi, ekmek hamurunun fazla mayalanması da iyi değildir. Bu süre 1 ila 2 saat arasında değişmektedir. Fazla mayalanmasına göz yumarsanız, ekmek hamuru kalitesini kaybedip hafiften ekşimeye bile başlayacaktır. Bu süre içinde, hamurun 1,5 ya da 2 katına çıkması yeterli olacaktır. Hamurun mayalanma süresini kontrol etmek için yine parmakla dürtme testini uygulayabilirsiniz. Hamuru parmağınızla dürttüğünüzde hafif bir iz kalıyorsa tamam demektir. Artık şekil verip fırınlama zamanı, ekmeğinize şekil verirken az temas ile parçalara ayırıp tepsi mayası dediğimiz en az 30 dk ekmeklerimizin üzerini örtüp uykuya dalmalarını beklemeliyiz. Ekmekleri pişirirken fırını nemli tutmak çok önemli çünkü nem, ekmeğin kabuğunun sertleşmesini önleyip hamurun fırın içinde biraz daha kabarmasını sağlayacaktır. Bu yöntem ise şöyle; fırının yan duvarlarına, pişirme öncesinde ve esnasında ara ara su püskürterek ya da küçük yayvan bir kaba sıcak su koyup fırının tabanına yerleştirerek nemi sağlamak gerekmektedir.

   Sıkıcı ama size oldukça yardımcı olacak son bilgi daha vermek istiyorum. Tariflerde kullanılan farklı farklı  maya çeşitlerini, nasıl elinizdeki mayaya çevireceğinizi aşağıdaki küçük işlemle öğrenebilirsiniz.
*yaş mayayı aktif maya olarak kullanmak için : Kullanılacak miktar 0,5 ile çarpılmalıdır. Yani 20 gr yaş maya yerine 20 x 0,5 = 10 gr aktif kuru maya kullanmalısınız.
* yaş maya yerine instant maya kullanmak için: kullanılacak miktarı 0,35 ile çarpılmalıdır. Yani 20 gr yaş maya yerine 20 x 0,35 =7 gr instant maya kullanmalısınız.
  Çok matemetiksel oldu ama bence gerekli, çünkü bazen elimizdeki maya için bile tarifi değiştirmek zorunda kalıyoruz ama artık bu küçük yöntemle istediğimiz mayayı kullanabiliriz.

Brötchen
Malzemeler (8 ekmekçik)
  • 3 su bardağı söke 7 tahıllı un (420 gr)*
  • 1 su bardağı ılık su (240ml)
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 2 çırpılmış yumurta akı
  • 1 çay kaşığı deniz tuzu/tuz
  • 1 çay kaşığı instan maya
*7 tahıllı un yerine aynı ölçülerde tam buğday unu da kullanılabilir.

üzeri için
  • 1 yumurta akı
  • 1 yemek kaşığı süt
  • haşhaş,susam,çörekotu vs.
Yapılışı
  1. Yukarıda belirtilmiş olan genel bilgiler dahilinde, tuz hariç kuru malzemelerin hepsi homojen bir şekilde karıştırın. Diğer bir kap içerisinde yumurta beyazlarını köpürtün (kar haline gelmesine gerek yok). Kuru malzemelerin ortasını havuz şeklide açıp su, yumurta akını ve küp küp kestiğiniz tereyağını ekleyin.
  2. 5 dk yoğurduktan sonra tuzu ilave edin ve hamur elastik kıvam alana kadar yaklaşık 15 20 dk yoğurun. Top şeklini verdikten sonra mayalanması için kullanacağınız kabı hafifçe yağlayın yada unlayın. Üzerini streç film ya da örtüyle kapatıp mayalanmaya bırakın.
  3. 1 saat ya da 45 dk sonra hamuru zarflama yöntemiyle yani hafifçe açıp dört bir tarafından ortasına doğru katlayıp katlı tarafı altına gelecek şekilde tekrar mayalanmaya bırakın. 1 saat daha bekletin, yalaşık 2 saat sonra ilk mayalanması tamamlanmış olacaktır.
  4. Hamuru fazla yormadan tartı yada göz ayarı ile 8 eşit parçaya bölün. Avcunuzun ayası ile top haline getirip  pişireceğiniz fırın tepsisine kat yerleri alta gelecek şekilde ve kabarmasını göz önüne alarak aralıklı  yerleştirin.
  5. Tepsiye yerleştirdiğiniz ekmekçiklerin üzerini örtüp  30-45 dk kadar ikinci mayalanmaya bırakın. Mayalanma süresi sonunda süt ve yumurta akını  çırpıp ekmeklerin üzerine sürün. Haşhaş, susam ya da çörek otu serpin. Ardında hafifçe ıslattığınız keskin bir bıcak ile ekmeklerin üzerini tek darbede  keserek şekil verin. Bu kesiklerin derinliği 0,5 cm fazla olmamalıdır.
  6. Fırınınızı önceden 220 derecede ısıtın. Nem sağlamak için yayvan bir fırın kabına, kaynamış su koyarak (yaklaşık 1 su bardağı kadar) fırının tabanına yerleştirin. Ekmekleri 220 derecelik fırında 20 dk üzerleri altın rengini alana kadar pişirin. Pişip pişmediğini anlamak için ise ekmeğin alt tarafını çevirip vurduğunuzda tok bir ses geliyorsa ekmekler pişmiş demektir.
  7. Fırından çıkardıktan sonra tel ızgara üzerinde ılınmasını bekleyin. Afiyet olsun.